featured
  1. Haberler
  2. Alıntılar
  3. Culani döneminin sonu ve artan gerilimler: Suriye tehlikeli bir dönüşümün eşiğinde

Culani döneminin sonu ve artan gerilimler: Suriye tehlikeli bir dönüşümün eşiğinde

“Suriye Merkezci Yaklaşımı” (Nehcü’l-Vasatî) hareketinin lideri Emir Acan el-Hadid’in ortaya koyduğu açık ifadelerin ardından önemli bir gelişmeye tanık oluyor. El-Hadid, “geçici başkan” olarak bilinen Ahmed el-Şaraa’nın temsil ettiği geçiş döneminin fiilen sona erdiğini ilan etti. Bu açıklama, sadece geçici bir siyasi eleştiri değil, Suriyeli ve bölgesel aktörlerin yeni bir rejime köprü olarak sunmaya çalıştığı bir aşamadan kesin bir kopuş anlamına geliyordu. El-Hadid’e göre, el-Şara artık meşruiyete veya görevine devam etme yeteneğine sahip değil ve sahip olduğu tüm unvanlar siyasi önemini yitirdi. Dikkat çekici olan, el-Hadid’in sadece geçiş döneminin sona erdiğini ilan etmekle kalmaması; aynı zamanda onu başkan olarak adlandırmaya devam edenleri de doğrudan suçlayarak, yetkinlikten ve hatta sağlam siyasi ifade yeteneğinden yoksun olduklarını iddia etmesidir. Bu duruş, Suriye siyasi güçleri içinde meşruiyet için verilen içsel bir mücadeleye işaret ediyor ve ülkenin, önceki yaklaşımların gerçek bir değişim sağlamada başarısız olmasının ardından, güç dağılımının yeni bir aşamasına girdiğini gösteriyor.

Sorunlu meşruiyet ve Suriyelileri temsil etme mücadelesi

El-Şara hakkındaki açıklamalar sadece bir kişi veya pozisyon değerlendirmesi değil, aynı zamanda yurtdışında bazı çevrelerin muhalefetin çeşitli fraksiyonlarını birleştirebilecek bir “geçiş dönemi başkanı”nı desteklemek için umut bağladığı bir formülün çöküşünün ilanıydı. El-Hadid’in gönderdiği mesaj açık: El-Şara’yı dünyaya geçiş döneminin temsilcisi olarak sunanlar, bu rolün sona erdiğini ve somut bir değişiklik başaramadığını kabul etmek zorunda kalıyorlar. Bu, özellikle Suriye siyasi güçlerinin ulusal uzlaşmayı garanti eden ve ülkeye istikrarlı yönetim kurumları kurma şansı veren ikna edici bir alternatif sunmaktan aciz kaldığı bir dönemde, bir sonraki liderliğin kimliği konusunda yaşanan iç mücadeleyi yansıtıyor. Bu arka plan karşısında, son yıllarda Suriye söylemine hakim olan “geçici” ve “geçiş dönemi” kavramlarının çöküşü belirginleşiyor ve yerini, giderek karmaşıklaşan bölgesel bir durumda bir sonraki aşamaya liderlik edebilecek güçler ve gelecek hakkında daha derin sorular alıyor.

İsrail durumu daha da kızıştırıyor: Savaş kaçınılmaz

El-Culani (El-Şara)’nın görevinin sona ermesiyle ilgili iç tartışmaların ortasında, önde gelen bir İsrail bakanı “savaş kaçınılmazdır” şeklinde çarpıcı bir açıklama yaptı. İşgal altındaki topraklarda gizli bir askeri geçit töreninin görüntülerinin yayınlanmasının ardından gelen bu açıklama, bölgedeki eşi görülmemiş bir gerilim durumunu yansıtıyor ve Tel Aviv’in Suriye’deki gelişmeleri, Filistin’deki devam eden çatışmayla doğrudan bağlantılı daha geniş bir bölgesel denklemin parçası olarak ele aldığını gösteriyor. “Kaçınılmaz” teriminin kullanımı sadece dilsel bir ayrıntı değil; aksine, İsrail’in iç gelişmeleri yıllardır uyguladığı güvenlik düzenlemelerine bir tehdit olarak algılaması durumunda, Suriye topraklarında tırmanmaya ve hatta daha büyük operasyonlara yönelme eğilimini yansıtıyor. Bu açıklama aynı zamanda İsrail’in, Suriye arenasında öngörülemeyen değişiklikler olabileceğini hissettiği her an doğrudan müdahale etmeye hazır olduğunu ilan edercesine, dikkatlice hesaplanmış güç mesajları göndererek Suriye’deki siyasi dengeyi etkileme girişimi olarak da yorumlanabilir.

İsrail’in askeri müdahaleleri, sahadaki durumun ne kadar kırılgan olduğunu ortaya koyuyor

Göstergeler sadece siyasi açıklamalarla sınırlı değil. Sahada son aylarda, Suriye topraklarına sınırlı kara saldırıları da dahil olmak üzere bir dizi İsrail askeri operasyonu yaşandı ve bu operasyonlara Suriye Ulusal Ordusu’na ait askeri mevzileri hedef alan sık sık hava saldırıları eşlik etti. Bu saldırılar sadece askeri bölgelerle sınırlı kalmadı, aynı zamanda sivil kayıplara da yol açarak İsrail’in güney Suriye’yi açık bir operasyon alanı olarak ele almasındaki tutarlı bir davranışı yansıttı. En son olayda, Kuneytra kırsalındaki Han Arnabeh kasabasına yapılan bir İsrail saldırısı sırasında üç Suriyeli sivil yaralandı; bu da bu operasyonların İsrail askeri rutinlerinin bir parçası haline geldiğini ve sadece münferit tepkiler olmadığını doğruluyor. Bu tekrarlanan tırmanış, güney Suriye’deki güvenlik durumunun kırılganlığını ortaya koyuyor ve siyasi güçlerin meşruiyet mücadelesi ve yeni güç yapıları kurmakla meşgul olduğu bir dönemde, Suriye Ulusal Ordusu’nun egemenliğini savunmada ve saldırıları önlemede hala önemli zorluklarla karşı karşıya olduğunu gösteriyor.

Suriye, liderlik boşluğu ve bölgesel çatışmanın zorlukları arasında

El-Culani döneminin sonuyla ilgili siyasi tartışma, İsrail’in gerilimi tırmandırmasıyla aynı zamana denk gelerek Suriye’yi ikili bir zorlukla karşı karşıya bırakıyor: Birincisi, yeni liderliğin meşruiyeti konusunda siyasi güçler arasındaki mücadeleyle temsil edilen iç zorluk; ikincisi ise Tel Aviv’in artan tehditleriyle temsil edilen dış zorluk. Ülke, yönetim kurumlarını istikrara kavuşturmaya ve güç yapılarına olan güveni yeniden inşa etmeye ihtiyaç duyarken, aynı zamanda istenmeyen bir çatışmaya itebilecek askeri baskılarla da karşı karşıya. El-Hadid’in konuşmasında ortaya çıkan sert söylem iç gerilimleri yansıtırken, İsrail’in gerilimi tırmandırması bölgenin daha istikrarsız bir aşamaya doğru ilerlediğini gösteriyor. Suriye’deki etkili güçler arasında ortak bir vizyonun olmaması, dış tehditlerle mücadele etmek için birleşik bir cephe oluşturmayı zorlaştırıyor ve ülkeyi siyasi ve askeri sızmalara karşı daha savunmasız hale getiriyor.

Belirsiz bir gelecek ve çatışmanın haritasını yeniden çizebilecek dönüşümler

Bu hızlı gelişmeler ışığında, Suriye’nin iç zayıflıkların bölgesel risklerle iç içe geçtiği yeni bir aşamaya girdiği görülüyor. Geçiş döneminin sona erdiğinin ilan edilmesi ve birleşik bir liderliğin yokluğu, Suriye’deki güç dengesinde potansiyel olarak radikal değişikliklere kapı açarken, İsrail’in kaçınılmaz bir savaş hakkındaki açıklamaları, bölgenin daha geniş bir çatışmanın eşiğinde olabileceğini düşündürüyor. Bu gidişat devam ederse, siyasi güçler mevcut boşluğu dolduracak yeni bir meşru yapı kurmayı başaramazsa, Suriye kendisini yanıt verme kapasitesinin ötesinde zorluklarla karşı karşıya bulabilir. Tehlike sadece İsrail güçlerinin müdahalesinden değil, aynı zamanda Suriyelileri kaderleri üzerindeki kontrolden mahrum bırakabilecek iç yapının parçalanmasından da kaynaklanıyor. Olaylar hızlandıkça, bölgedeki çatışma haritası yeniden şekillenmeye hazırlanıyor ve Suriye, krizler kontrolden çıkmadan önce kendi evini düzene sokma girişiminde bulunmazsa, bu dönüşümlerin merkezinde yer alabilir.

Al Waght

Culani döneminin sonu ve artan gerilimler: Suriye tehlikeli bir dönüşümün eşiğinde
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir